Kasey ve Atı

Kasey yedi kardeşin en küçüğüdür. Babaları ve beş kardeşi ; daha önceki savaşlarda şehit olmuşlardır. Küçük ağabeyi Navjiy’den de günlerdir haber alınamamıştı. Kafkasya’da direniş büyük ölçüde kırılmıştı. Fakat halkın direnişi iyice bastırılabilmiş değildi. Halk bir tarafdan gemilere binerek göç etmeye çalışırken bir tarafdan da düşmanla savaşıyordu. Kafkasya’nın diğer kesimlerinden gelmiş insanlar birbirleriyle karışmış, bir taraftanda düşman askerleri ile bir birlerine girmişler arbede devam ediyordu.

Kasey bu arbade içinde uzaktan ağabeyi Navjiy’i gördü. Onun olduğu tarafa atını sürdü. Navjiy atsızdı elindeki kama ile birilerini korumaya çalışır bir hali vardı. Üstü başı kan içindeydi. Önündeki düşman atlısını alt etmeye çalışıyordu. Ona yardım için yanına sokulmak ve konuşmak istiyordu. Fakat düşman atlıları çok onlarla savaşa girişti.

Bu kavga ne kadar devam etti bilinmez. Çocukluk arkadaşı Umarı gördü. Umar özellikle kendisine sokulmuştu. Atını Kasey’in atına iyice yaklaştırıp; “ Hadi atlarımızı denize sürelim dedi. ”
Kasey ağabeyim Navjiy’i görmüştüm ama kendisiyle konuşamadım dedi.

– Bende görmüştüm başı kalabalıktı. Ha bire savaşıyordu. Ama benim başım da kalabalıktı. Yanına gidemedim. Çok oldu. Bu düşmanın biteceği yok. Biz atlarımızı denize sürelim.

– Ölünceye kadar savaşalım.

– Burada kalmamız için bir neden kalmadı.

– Bizim tek seçeneğimiz var oda ölünceye kadar savaşmak.

– Pisi pisine ölmek bir işe yaramaz. Yakınlarımızı bulalım bizlere ihtiyaçları olabilir.

Hem savaşıyorlar hemde bunları konuşuyorlardı. Yorulduklarının farkında bile değillerdi. Nihayet uygun bir zemin kollayıp önlerinde ki düşman askerini hakladıkdan sonra ikisi birlikte atlarını denize sürdüler.

Çok yorulmuşlardı. Ne zamandan beri savaşıyorlar, ne zamandan beri uykusuz ve açtılar bunu düşünmüyorlardı. Sadece atlarını denize sürmüşlerdi. Şimdi ise yan yana atlarını denizin içinde sürüyorlardı. Atlar denizde yüzüyor, suya gömülüp gömülüp çıkıyorlardı.

Kasey bir kaç yıl önce bir köy düğününde yapılan at koşusunu hatırladı. Umar ile birinciliği paylaşmışlardı. Düğün sahibi ikisinede birer koç vermek istemişti. Thamadeleri bu duruma itiraz etmiş yarışı biz kazandıkdan sonra Kasey olmuş Umar olmuş fark etmez, koçuda köyümüze götürecek değiliz deyip burma boynuzlu koçu misafir kaldığımız evde bize hizmet eden Nanuv’a hediye ediyoruz demişlerdi.

O zaman ki gibi atlarını yan yana sürüyorlardı. Yarışlarda bir birleri ile rekabete giriyorlar, savaşlarda ise omuz omuza destek oluyorlardı. Bu düşünceler içinde atlarını yüzdürürken kıyıdan düşmanların açtığı ateş ile bir kurşun Umar’ın atına isabet etti. Kasey önce Umar’ın vurulduğunu sandı. Birde baktıki umarım atı vurulmuştu. Attan akan kanlar mavi denizin rengini kırmızıya çalmıştı. At çırpınıyor denize batıp batıp çıkıyordu. Umar’da atının vurulduğunu görmüş kendisini denize bırakmıştı. Kasey Umar’a yarım etmeyi düşündü. Kulaç atarak yüzmeye çalışan Umar’a elini uzattı. Deniz çalkantılıydı Karadeniz oyun oynuyordu elini tutamadı. Kendiside suya dalmış olan Kasey atını, yularını ve kamçısını bırakmamıştı. Tekrar Umar’a seslenerek kamçısını uzattı, kendisine çekti ve bir birlerine sarıldılar ikiside suya gömüldüler. Çıktıklarında ayrılmışlardı. Bu defa Umar Kasey’in atının üzengisini yakaladı. Kasey’de diğer üzengiyi yakaladı. Çok yorgundular, at da çok yorulmuştu. Böyle kalmakda at içinde iyi değildi.

Sahilden son kalkan gemi yakınlarına doğru geliyordu, ikiside yorgun bitkin ve uykusuzdu. Açlığı ise hiç düşünmüyorlardı. Gemi iyice yaklaşınca atı bırakıp gemiye doğru yüzmeye başladılar. Aslında kulaç atıcak güçleride kalmamıştı. Kasey kulaç atarken kıyıya doğru bir göz attı. Orda kalanları düşündü. Ölenleri yaralananları düşündü. Sonlarını bilmediği yakınlarını, akrabalarını ve arkadaşlarını düşündü. Savaşırken bir çoklarının vurulduklarını, öldüklerini, yaralandıklarını görmüştü. Onlara yardım etmeyi bırak üzülmeye bile fırsat bulamamıştı Kasey.

Umar çok yaklaşmış gemiye bir an önce ulaşmak için bütün gücünü toplamış kulaç atıyordu. Kaseyde suyu kendisine doğru çekiyordu. İkiside sonu meçhul geleceğe kulaç atıyorlardı. Kasey yüzerken bir ara Umar’a baktı. Onu ne kadar sevdiğini düşündü. Küçükken ağaçtan düşüp sol ayak bileğinin biraz üstünden kemeği kırıldığında kendisini sırtlayıp köye kadar getirmişti. Umar’ın babaannesi tedavi etmişti. Bal, yumurta , yoğurt gibi şeylerden yaptığı ilacı bacağına sürüp sardığı zaman acıdan çok kaşıntısı kendisini rahatsız etmişti. Umar’ın babaannesi çeşitli yaptığı otlardan çok kişiyide iyileştirmiş bir kişiydi. Nur yüzlü sevgi dolu bir insandı. Onu otlardan ilaç yaparken yahut namaz kılıp, kuran okurken görürdük. Onu saymayan sevmeyen kimse yoktu.

Bir defasında düşmana baskın yapmıştık, Umar omzundan yaralanmıştı. Fartk ettiğim zaman önüne atlayıp onu rahatlatmıştım. Başka bir zamanda o beni kurtarmıştı. Biz arkadaştık.

Kasey duyduğu sesle kendisine geldiği zaman adeta uykudan uyanır gibi olmuştu. Gemi çok yaklaşmış ve gemidekiler bunları görmüş ve tanımışlardı. Gemiden bir halat uzattılar önce Umar’ı çektiler. Tekrar atılan halatı tutan Kasey yukarı doğru tırmanmak istedi fakat kendisini yukarı çekecek gücü yoktu. İpe iyi tırmanmasını bilirdi. Arka bahçelerindeki ceviz ağacına asılmış ipe bacaklarından destek alarak iyi tırmanırdı ama şimdi ipi sıkı tutacak gücü bile yoktu. Halatı koltuk altından göğüsüne doladı, eliylede tuttu ve Kaseyide çabucak yukarı çektiler. Üzerlerinde ki yaş elbiseleri değiştirdiler. Çok yorgun olduğunu iyice fark etmişti artık , kendisine ve Umar’a bir parça mısır ekmeği verdiler yanında da bir kase içinde kundusu. En son ne zaman yemek yediklerini anımsayamıyorlardı. Denizde kaza ile yuttukları tuzlu sudan başka günlerdir boğazlarından başka birşey geçmemişti. İkisininde başı ağrıyor, gözleri kararıyordu.

Kasey atının kişnemesini duyar gibi oldu. Güverteden yorgun haliyle doğrulunca atını gördü. At binicisini ara gibi gemiye bakıyordu. Kasey atına seslendi …

– Şible

At da sahibini görmüştü. Sevincini belli etmek için öyle bir kişnemiştiki bunu anlatabilmeye imkan yoktur. Atın Kasey’i görüp kişnediği yıllarca anlatılmıştır. Sevgisini belli eden insanlar için “ Kaseyin atı gibi “ sözü deyim olmuştur.

Kasey atını gemiye almayı düşündü ama buna imkan yoktu. Normalden çok fazla insanla doluydu, atı gemiyede çekmek mümkün değildi. Gücü kalmamıştı, sahile doğru baktı. Atıyla sahile dönmek orda kimse kalmamıştı ki gerçi doğup büyüdüğü, yaşadığı, uğruna yakınlarını kaybettiği yerdi. Mutlaka oraya dönecek ve kurtaracaktı , şimdi ise atı için birşeyler yapmak zorundaydı. Ama ne yapabilirdi ki ? At gemiye iyice yaklaştı. Belliki kendisi için birşeyler yapılmasını istiyordu, nitekim ayaklarını uzattı. Geminin bordosu üzerine aşağıya paralel çizgi çizerek denize battı. Bu arada burnu bordoya çarpmıştı. Tekrar su üstüne çıktığı zaman ağzı kanlıydı birazda geride kalmıştı. Tekrar yetmişmek için yüzüyordu. Kasey bu durum karşısında perişan olmuştu. Ağlar gibi, yalvarır gibi atına seslendi …

– Şible ! Şible !

At vahşi bir kişneme ile karşılık vermişti. Oda yorgundu, uykusuzdu ve açtı. Elinde ki mısır ekmeğinden attı Kasey. At almadı. Tekrar bir parça koparıp attı. Yine almadı. Bu defa elinde ki mısır ekmeğinin tamamını attı ama at onuda almadı. At tekrar gemiye yaklaştı, boynunu uzatarak atlamaya çalıştı dizleri bordoya çarparak suya gömüldü. Bu olay defalarca tekrarlandı. Atın dizlerinin soyulduğu görülüyordu. Kasey mırıldanır gibi onu yukarıya çekemezmiyiz? dedi. Kimse cevap vermedi , bunun imkansızlığınıda kendiside biliyordu.

Atın sahile geri dönmesini düşündü. Uzakda olsa sahil hala gözüküyordu fakat at dönmüyordu ve dönmeyede niyetli görünmüyordu. Daha ne kadar dayanabilirdi. Gemi rotayı tutmuş ve hızlanmıştı. At geride kalıyor ama tekrar yakınına geliyor bazen gemiyi geçiyordu. Kasey’in gözü atın üzerinde ki eyere takıldı. O eyerin üzerinde geçen günler düşündü anılarında çok gerilere gitti. Rahat bir eyerdi, dört yapraklı yoncayı andıran tipik bir Çerkes eyeriydi. Almayı geçirdi aklından bunun için denize inip atın üstünden sökmesi gerekecekti. Bu düşünceden utanarak vazgeçti. Onlarca kes kendisinin hayatını kurtaran atını bırakıp eyeri almak belkide atını incitecekti. Son defa hayatını kurtaran halada kendisinden ayrılmak istemeyen atını incitemezdi. Ona yüz değil bin eyer feda olsun sonra Şiblesiz Kasey düşünülemezdi. Bütün başarılarında onun payı büyüktü. Bir yarışta kendisini hile ile geride bırakan hasımlarını atının çevikliği ile geçmişti. Bunun gibi sayısız başarıları Şible sayesinde sağlamıştı.

Şible dik gösterişli, yüksek bir attı. Alnından burun üzerine kadar beyazdı. Kendisi kırmızı bir attı. Çok süratli koşması, çok güzel olması, ünlü bir binicisinin olması nedeniyle herkes tarafından bilinen bir attı.

Saatler geçmesine rağmen Kasey gözlerini atından bir an olsun ayırmıyordu. Biraz daha göreyim diye gözlerini bir an olsun kırpmıyordu. At yüz metre kadar geride kalıyor sonra yeniden hızlanıyor ve gemiye yetişiyordu. At geride kaldığı zaman üzülüyor çırpınarak hızlanıyor, gemiye yaklaştığı zaman ise seviniyordu. Şible iyice yorulmuştu zaten aç ve uykusuzdu, yorgundu. Gemidekilerden biri ne olursa olsun şu atı vurayım diye düşünsede bundan vazgeçti.

Şible son defa gemiye yetişmiş uzun uzun kişnemişti. Bu kişneme ile uzun yıllardır beraber olduğu binicisine ve gemideki dostlarına elveda diyordu. Yavaşladı, gerilerde kaldı ve gözden kayboldu. Kasey tekrar yetişecek diye uzun süre bekledi ama artık bu bekleyişin boşuna olduğunu anladı.

Kasey’in gözlerinden yaşlar akıyor, gizlemeye gerek görmüyordu. Nihayet hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ağladı, ağladı, ağladı.

Bu ağlamada yılların birikimi vardı. Vatanına, hürriyetine, mukaddesatına ve bu uğurda yitirdiği sayısız savaşçı arkadaşlarına ağlıyordu. Yaralı olarak sokulduğu ama tek kelime konuşamadığı ağabeysine ağlıyordu. Yıllardan beri süren kavganın neticesiz kalmasına ağlıyordu. Kırım’dan Batum’a kadar namus ve şerefi için kendilerini Karadeniz’e döken sayısız Kafkasyalının sonu belirsiz geleceğine ağlıyordu. Çaresiz göz göre göre bıraktığı Şible’ye ağlıyordu.

İlgili Terimler :

YORUMLAR

İsminiz

 

E-Posta Adresiniz

Yorumunuz

BENZER İÇERİKLER



KAFKAS KİTAPLIĞI



AİLE DAMGALARI

Yemzağ Aile Damgası Abadze Aile Damgası Guser Şawoş’u Aile Damgası Şhalakho Çüntıj, Çüntız Aile Damgası

ATASÖZLERİ

Yaşlısı olmayanın genci de yoktur.

SOSYAL MEDYA